Miras Hukuku
Miras hukuku gerçek kişilerin gaipliği veya ölümü gibi hallerde, sahip olduğu mal varlığının kimlere intikal edeceği, varsa borçlarının hangi sırayla ne şekilde ödeneceğini düzenleyen bir hukuk dalıdır. Mirasa konu edilen tüm varlıklar, ölüm anından sonra hemen mirasçılara geçer, mirasçı olabilecek kişiler ve tereke ölüm anındaki mevcut duruma göre belirlenmektedir.
Mirasçıların belirlenmesinde ölüm
anının bilinmesi büyük önem sahiptir. Örneğin evli bir çiftin art arda aynı gün
içerisinde ölümü halinde, miras önce daha geç ölen eşe geçecek, sonrasında ise
o kişinin mirasçılarına intikal edecektir. Kanunlarda belirtilen farklı
durumlar söz konusu olmadığı takdirde, kalan mirasın ayni hakları, alacakları,
borçlarını, menkul veya gayrimenkuller üzerindeki zilliyet hakları mirasçılara
doğrudan kalmaktadır.
Miras Hukuku mirasçılarla ilgili
koşulları belirlerken yasal mirasçı olup, doğrudan miras hakkı kazanımlarının
yanı sıra, atanmış mirasçıların da mirastaki haklarını düzenler. Ölüm öncesi
tasarruflarla atanmış mirasçı olarak belirlenen kişiler de, mirasa ölüm sonrası
hemen hak kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçı olduğunu kanunun
öngördüğü şekilde ispat eden kişilere düşen miras payını, zilyetlik
hükümlerinde belirlenen kurallar gereğince teslim etmekle yükümlü kılınmışlardır.
Mirasçı olarak ölenin
bırakımlarından yararlanabilmek için, ölümün vuku bulduğu zamanda yaşıyor
olmak, hak ehliyetine sahip olmak ve ölen kişi tarafından mirastan yoksun
bırakılmamış olmak şartları aranmaktadır. Mirasçı cenin ise sağ olarak doğması
şartıyla mirasçı olarak kabul görür. Ölü olarak doğan çocuklar miras hakkına
sahip değildir. Ölüm halinde mirasçı olması muhtemel bir cenin bulunması,
mirasçıların paylaşım için ceninin doğumunu bekleme zorunluluğu getirir.
Miras Hukuku tarafından incelenen konulardan biri de mirastan
yoksun kalma halleridir. Mirastan yoksunluk, mirası bırakan kişinin terekesinde
hiçbir surette hak sahibi olmama durumudur. Bu halin oluşması kanunla sınırlı
hallerde mümkün olmaktadır. Bu sebeple yalnızca kanunda yazılı bulunan
durumların oluşmasıyla mirastan yoksunluk şartları söz konusu olmaktadır.
Herhangi bir kişinin mirastan yoksunluğu, o kişinin alt soyunun da mirastan
yoksun olması anlamına gelmez.
Mirastan yoksun olma hali sadece yoksun olan
bireyi etkileyen bir durumdur. Mirastan yoksunluğu belirleyen şartlar arasında,
miras bırakan kişiyi öldürmeye teşebbüs eden veya öldürenler, mirasa sahip
kişilerin ölüme bağlı tasarruf yapmasını hile veya zorla engelleyenler, miras
bırakanın yaptığı herhangi bir ölüme bağlı tasarrufu kanuna aykırı bir şekilde
ortadan kaldıranlar yer almaktadır. Mirastan yoksunluk durumu, sadece mirası
bırakacak olan kişinin affı sonucu ortadan kalkar.
İlgili Haber : Miras Davalarında Muvazaa
Miras Hukuku ölüm sonrası terekenin nasıl dağılacağını belli
hükümlere bağlamanın yanı sıra, mirastan feragat hakkını da kapsamaktadır.
Reddi miras beyanı yapmak için mirasçının en son ikamet ettiği yerdeki sulh
mahkemesine başvuru yapılmalıdır. Miras hakkından vazgeçebilmek için başvuru
yapma süresi 3 ay olarak belirlenmiş olup, bu süre ölüm halini ve mirasçı
olduğunu öğrenme anından itibaren geçerlidir. Vasiyetname yoluyla mirasçı olan
kişiler bakımından ise mirasın kendisine bildirilmesinden sonra başlar.
Kanunun tanıdığı süre içerisinde
reddi miras yapmayan kişiler, mirastan doğan alacak ve borçları kabul etmiş
sayılır. Ölenin borçlu bir şekilde ölmesi gibi durumlarda, ölüm öncesi kişinin
borçlarını ödeme aczi içerisinde olduğunun resmen tespit edilmiş olması
durumunda, reddi miras geçerli sayılmaktadır.
Miras Hukuku mirasçıların alacaklılara
karşı kasten ve zarar verme amacıyla reddi miras yapmaları ihtimaline binaen,
alacaklıları koruma altına alan hükümler de sahiptir. Bu tür durumlarda
alacaklılar reddi miras tarihinden başlamak üzere altı ay içerisinde, mirası
alacaklıya zarar vermek amacıyla reddeden kişilere karşı reddin iptali davası
açabilirler.
Yorumlar
Yorum Gönder